Anız Yakan Can Yakar

           


Çukurova’da Mayıs ayı sonları Haziran ayı başlarına gelindiğinde gündem oluşturan bir konudur Anız Yakılması. Ben bir Çukurova çocuğuyum ve kendimi bildim bileli Buğday Hasadı sonrası Anız Yakılır. Daha sonraları da bol miktarda Mısır ekilmeye başlandı ve Mısır Hasadı sonrası da Anız Yakılmaya devam edildi. Anız Yakılması sonrası Buğday ise biraz hafif ama Mısır ise çok daha yoğun bir şekilde yanan partiküller şehirdeki evlere kadar gelmekte ve Çevre Kirliliğine sebep olmaktadır. Yollarda yarattığı tehlikeler ise bir başka sorun.

Adana’dan Osmaniye’ye gittiğim bir zamanda Ceyhan ilçesini geçince yolda her zaman karşılaştığımız duman emisyonu ile karşılaştım ve kısa süreli olurdu geçiş süresi, duman içerisine hemen girilip çıkılırdı her zaman ama bu öyle olmadı. Girmiş bulundum fakat sonrası D-400 Karayolu olmasına yani yolun hem yoğun hem de geniş olmasına rağmen göz gözü görmez oldu, ne önümü görebiliyordum ne de arkadan gelen beni görebilirdi, bunun yanı sıra bir de yol kenarındaki otlara kadar yandığından alevler de arabanın üzerine doğru geliyordu ki araba için yangın tehlikesi oluşturuyordu. Neyse ki yoldan çıkmadan, nefesim bitmeden benim için tehlike bitti ve hemen arabayı sağa çekip durdum. Böyle yollarda tehlikeli bir şeyler gördüğümde hemen Polisi arayıp ceza yazması için değil müdahale edip gerekli tedbirleri alması için uyarırım genelde ama bunun için aramak şart olmuştu. Daha sonra arkamdan mesafeli gelen kardeşimi de arayıp uyarmıştım, onlardan yolun kapatılmış olduğunu ve farklı güzergahtan yol verildiğini öğrendim.

Anız Yakmanın yarattığı Çevre Kirliliği ve oluşturduğu gerek trafik, gerek halen hasadı gerçekleşmemiş komşu tarlalar gerekse Ormanlar için yarattığı yangın tehlikesinin yanı sıra tabii ki tekrar ekilecek topraklara verdiği zarar da söz konusudur. Ama en önemlisi Anız Yakılması ile içerisinde yaşayan Canlıların için telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurması.

Anız yakmanın cezası vardır tabii ki. Ama önemli olan ceza vermek mi yoksa anız yakılmasını önlemek mi. Anız Yakma gerçekleştikten sonra cezai işlem yapılsa bile artık olası zarar gerçekleşmiştir, cezai işlem caydırıcıdır ama oluşan zararları önleyemez. Kaldı ki gerçek faillerin tespit edilmesi de başka bir husus, cezai işlem sonrası itiraz edilerek oluşan mahkeme süreçleri de başka bir iş yoğunluğu.

Ortada iki gerçek var. Çiftçiler anız yakıyor, ilgili kurumlar ise cezai işlem yapıyor. Bu ikisi gerçek ama birbirine tezat hususlar. Her yıl Anız Yakma için ilgili kurumlardan oluşan Komisyonlar kuruluyor, toplantılar yapılıyor ve devamında ilgili kurumlar birlikte denetim gerçekleştiriyor ama bu durum sürekli tekrar ettiğine göre yapılan uygulamaların amacına ulaşmadığı da ortada anlaşılan. Peki olayın gerçek sahibi hangi kurum. Burası biraz tartışmalı konu. Gerçek sahibi Anız Yangını gerçekleştikten sonra değil öncesinde gerekli tedbirleri alacak kurum olmalı ki bu da söz konusu tarım olduğuna göre hangi kurum olacağı da ortada gibi sanki.

Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı İl Tarım ve Orman Müdürlükleri tarafından zaten belirli tarım alanı bölgelerine belirli personel görevlendirilmiş durumda olduğundan ilgili Kurum tarafından bu ve benzeri durumlar değerlendirilip öncelikle ekim yapılan alanlar kayıt altına alınıp, hasat ve hasat sonrası Anız Yakma durumu birebir takip edilerek Anız Yakılmasının önlenmesi yönünde ciddi sonuçlar alınabilir. Hasat sonrası Anız ile ilgili nasıl bir işlem yapıldığının birebir kontrol edileceğini bilen Çiftçi Anız Yakması halinde kesin olarak tespit edileceğini bileceğinden Anız Yakma işlemini gerçekleştirmekte tereddüt edecektir.

Bununla birlikte her ne kadar cezai işlem uygulansa da Çiftçilerin büyük bir çoğunluğunun Anız Yakma işlemini gerçekleştirdiği de bilinen bir husustur. Hal böyle olunca bir de duruma Çiftçiler tarafından bakmak gerekiyor. Her şeye rağmen acaba Çiftçiler neden ısrarla Anız Yakmaya tevessül ediyor. Bu önemli bir konudur ve Çiftçiler ile birlikte ilgili tarafların bir araya gelerek durumu değerlendirip kalıcı bir çözüme ulaştırılması gerekmektedir. En basit hali ile madem ki Anız Yakma, Toprak Verimliliğine de zarar veriyor ve maddi kayıplara da neden oluyor, o halde bu durumda Kazan Kazan mantığı ile Çiftçilere destek verilebilir.

Anız Yakılması tabii ki yasak olmalıdır ki yasaktır da zaten. Ancak mutlaka ekilen alanlar ve hasat sonrası uygulanan işlemler ilgili kurum tarafından tek elden kayıtlar tutularak takip edilmeli, Çiftçilerin talepleri imkanlar ölçüsünde karşılanmalı ve her yıl tekrarlanan “Yak ve Kaç” ve kime denk gelir ise “Yakala ve Tutanak Tut” uygulamalarından kurtulup Anız Yakma işleminin gerçekleştirilmediği yarınlara bir an önce ulaşılmalıdır. Unutulmamalıdır ki “Anız Yakan Can Yakar”.

 

#gezisyenM

@gezisyenM

#basitamafaydalıbilgiler

#hepberaberyaşıyorsakhepberaberyaşayalım


Yorumlar