DÜNDEN BUGÜNE YANDI ÇUKUROVA YANDI

 

 Dedem hep anlatırdı Fransız işgalini, Harnupburnu karşısına düşen top güllelerini ve dağlara kaçtıklarını. Babam da anlatıp dururdu eşkiya hikayelerini, ağaları. Tarlaların sahiplerinin elinden nasıl kayıp gittiğini, vatan için göğsünü siper edenlerin canını kaybetmediyse malını kaybettiklerini.
  Şu Cağan dediğimiz Ceyhan Irmağı mı; barajların olmadığı yıllar, kışın coşkun akar odunlar getirir ve tutulabilenler tutulup yakacak edilir, gözlerine çamur dolan kocaman kocaman balıklar kıyıya vurur ve kolayca yakalanır, coşkun sular yarlar kepitir tarlaları basar, yazında o tarlaları geri verir üzeri odun kaplı şekilde. O odunları biriktirilip üzerine bir çubuk dikildiğinde bu sahipli anlamına gelir ve hiç kimse ona dokunmazdı.
   Dağlar çiğdemler, nergizler, tirşik pancarları, çirişler ile; ovalar kengerler ağcağızlar, uşufmanlar, kömeçler, epelekler, rengarenk papatyalar ile dolar taşardı. Çeşit çeşit kuşlar uçar çoşardı.
  Şimdi mi; tarlalarda takım alanı kalmamış, dağlarda maki, Kuş Cenneti var ama kuş yok, hele o içilebilen sular şimdi ayak bile sokulamayacak kirlilikte...
   Ne yapayım krom kaşığı, ben tahta kaşığımı ve eski doğamı istiyorum...
  İşte İnce Memed ile o yıllara gittim gittim geldim ve 4 cildi de bir solukta okudum...

instagram.com/gezisyenM
facebook.com/gezisyenM
youtube.com/@gezisyenM
twitter.com/@MusaATASEVER
threads.net/@musatasever
linkedin.com/in/musatasever
facebook.com/musatasever
instagram.com/musatasever
atasever.net
#gezisyenM

Yorumlar